Bursa Yıldırım Bayezid Camii

Bursa Yıldırım Bayezid Camii

Bursa Yıldırım Bayezid Camii

Bursa Yıldırım Bayezid Külliyesi, vaktiyle şehrin dışında, kuzeydoğusunda bulunan bir tepenin üzerine inşa edilmiş olup, bugün, kendi adını verdiği ilçenin merkezinde yer almaktadır. Ankara yolunun iki yüz metre güneyindeki bu yapı manzumesi, 14. yüzyılın sonlarında (1390-1400) Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilmiştir. Külliyeyi oluşturan yapı birlikleri genel olarak kendi döneminde yapılmış, sadece türbeyi oğlu Süleyman Çelebi yaptırmıştır. (1406) Bu arada, külliyenin ana unsuru olan camiin yapımı Ankara Savaşı (1402) sebebiyle tamamen bitirilememiş, ancak diğer oğlu Musa Çelebi tarafından daha sonra tamamlattırılmıştır.

Bir kuruluş dönemi külliyesi…

“Kuruluş Dönemi Osmanlı Külliyeleri” başlıklı bir makalesinde Salih Pay, külliye yapımında “plânlanmış bir kompozisyon”un “kısmen Bursa Yıldırım Külliyesi ile” ortaya çıktığını belirtir. M. Asım Yediyıldız ise, Yıldırım Bayezid Han Vakfiyesinden hareketle, Yıldırım Külliyesi plânında merkezdeki camiye bağlı olarak medrese, hamam, imaret, türbe, bezzazistan ve dârüşşifa bulunduğunu, fakat kimi unsurların camiden uzağa (sözgelimi bedestenin Ulucami civarına, dârüşşifanın ise Yıldırım Camii’nin 200-300 m. güneydoğusuna) yapılarak bütünlüğün kısmen ve bilerek bozulduğuna dikkat çekmiştir.

Yıldırım Bayezid, külliyenin yerini belirlerken babası Murad Hüdavendigâr’ın tercihinin tam tersi bir istikameti seçmiştir. Daha önce bu sayfalarda ele aldığımız Hüdavendigâr Külliyesi bilindiği gibi, şehrin batı tarafındaki bir tepeye inşa ettirilmiştir. Yıldırım Bayezid ise doğuda bir tepeyi tercih etmiş, dolayısıyla şehrin gelişimi doğuya yönelmiştir.

Tam da bu noktada, Yıldırım’ın yer seçimi ile ilgili yaptığı rivayet olunan bir girişiminden bahsedelim. Bayezid, külliyenin inşaatına başlanacağı vakit şehrin farklı noktalarına birer parça et astırır. Yeşil’e astırılan et üç günde, Çekirge’ye astırılan dört günde, Yıldırım’daki ise yedi günde bozulur. Böylece külliyenin, Bursa ovasına hâkim şimdiki havadar yerine, Evliya Çelebi’nin ifadesiyle, “cennet bahçeleri içinde güllük gülistanlık, sümbül ve reyhan bahçeleri içinde” yapılmasına karar verilir.

“Camisi kaleye benzer Yıldırım…”

Kitabesi zamanımıza ulaşmamış olan Yıldırım Camii, erken dönem Osmanlı camilerini inceleyen kimi araştırmacılara göre sosyal amaçla kurulmuş bir zaviyedir. Yapıyla ilgili olarak Yıldırım Bayezid Han Vakfiyesi’nde geçen “zâviyetü’ş-şerife ve’l-imâretü’l latîfe” ifadesi bunu doğrulamaktadır. Fakat, külliye için tertip edilen 1400 tarihli istibdalnâmede, yapı için kullanılan cami, cami-i şerif, mecma-i latîf gibi ifadeler, mekânın cami olarak inşa edildiğini, en azından o dönemde cami ile zaviye terimlerinin aynı anlamda kullanıldığını akla getirmiştir. Bu bağlamda, bazı araştırmacılar orta yolu tutmuş, Yıldırım Bayezid Camii tipindeki camileri zaviyeli camiler olarak adlandırmıştır. Şu halde, bu camide devletin kimi yönetim işleri, halkın sosyal ve dinî ihtiyaçları bir arada sürdürülmüştür denilebilir.

Dıştan dışa 766 mt2′ lik bir alanı kaplayan Yıldırım Bayezid Camii, ters T plânlı camilerin en özgünü kabul edilmektedir. Tamamıyla taş ve mermerden yapılmıştır. Hemen her çeşit dekordan uzak, sade bir yapı olan bu cami, taş işçiliği bakımından devrinin en güzel eseri olarak gösterilmektedir. Belki de bu güzidelikten ötürü, Yıldırım Bayezid’i anlattığı bir manzumede Behçet Kemal Çağlar, “Camisi kaleye benzer Yıldırım” demektedir…

İçe doğru yolculuk…

Yıldırım Bayezid Camii’nin son cemaat yerini oluşturan revak, diğer camilerde görülmeyen bir özellik taşımaktadır. Camiin bu bölümü, sekiz adet dört köşeli mermer payeler üzerine yerleştirilmiş endamlı “Bursa kemerleri”yle, başka hiçbir yerde görülmeyen güçlü bir etkiye sahiptir. Bu son cemaat yeri gri kesme taşlarla kaplıdır. Revak beş kubbeyle örtülüdür. 8×14 m. ebadında olan bu son cemaat yeri, doğu, batı ve kuzey taraflardan açık olup, hayli havadardır. Son cemaat yerinin doğu ve batı kısımlarının duvarlarında üçer pencere ve birer oyma mihrap vardır. Bu iki şaheser mihrapta Bayezid’in Yıldırımlığını ifade eden motifler bulunmaktadır.

Son cemaat yerini geniş bir hol takip eder. Giriş kapısı önünde bulunan bu alanın üstünde küçük fakat gösterişli bir kubbe vardır. Burada, doğu ve batı taraflarda olmak üzere, alta büyük, üstte küçük ikişerden toplam dört pencere ve oymalı mermerden yapılmış birer niş bulunmaktadır. Büyük ve kanatlı ağaç bir kapıdan geçilerek caminin içine, ikinci cemaat yerine girilir. Kapı sade ve gösterişsizdir. Bu ana kapının hemen arkasında camiin vaktiyle var olan doğu ve batı minarelerine geçişi sağlayacak birer kapı vardır. Bu kapılar artık işlevsizdir.

İkinci cemaat yerine girişin hemen sağında bir müezzin yeri vardır. Bunun üstünde de ahşaptan sade bir üslupla yapılmış ve merdivenlerle çıkılan ikinci kat müezzin mahfili (kimi kaynaklara göre hünkâr mahfili) bulunmaktadır. Yine girişin her iki yanında kuzey duvardan geçişleri olan ve L biçiminde koridorlarla ulaşılan sofalar ve odalar bulunmaktadır. Burada, içeriden merdivenle çıkılan ve hangi amaçla yapıldığı bilinmeyen, fakat 1825 tarihli bir onarım belgesinde hünkâr mahfili şeklinde bahsedilen üst kat yer almaktadır. Daha önce bahsettiğimiz son cemaat yerine ve girişteki hole açılan pencereler, camiin bu kuzey tarafındaki oda ve sofalara aittir.

İkinci cemaat yeri, öndeki birinci cemaat yeriyle, kanatları oluşturan iki yanındaki eyvanlardan kemerler vasıtasıyla ayrılır. Camiin bu merkezî bölümü 22.50×11.30 m. çapında bir kubbeyle örtülüdür. Bu kubbe oldukça yüksektir ve camiye hayli ferahlık vermektedir. Merkezî kubbeyle camideki diğer bütün kubbelerin ortalan sade süslemelere sahiptir. Dört penceresi olan bu kubbenin güney taraftaki pencere hariç üçünden ışık girer. Işık girmeyen pencere birinci cemaat mahalli ile ikinci cemaat mahalli arasındaki ihtişamlı kemerin üstündedir.

ikinci cemaat yerinin iki tarafındaki eyvanlar zeminden 74 cm. yükseklikte olup, bu eyvanlara ikişer basamakla çıkılmaktadır. Eyvanların üstü sivri tonozların oluşturduğu sekiz köşeye oturan kubbeyle örtülmüştür. Bunlardan batıdaki eyvanın, dış cephesinde altta bir büyük, bir küçük pencere; güneyde bir, kuzeyde bir ışıksız pencere vardır. Doğudaki de aynı özelliklere sahiptir.

İkinci cemaat yerinin güneydoğu ve güneybatı köşelerinden birer kapıyla içlerine girilen odalar bulunmaktadır. Bunlardan güneybatıdaki odanın kıble duvarında bir ocak boşluğu yer alır. Bu duvarda boydan boya alçıdan yapılmış raflar bulunmaktadır. Bu raflar, vaktiyle bu odanın makam odası olarak kullanıldığına işaret kabul edilir. Rafların bulunduğu yerlere yeşil çiniler serpiştirilmiştir. Dış cepheye açılan batı duvarında bir pencere vardır. Kubbede ise batıda iki, kuzeyde iki pencere dikkat çekmektedir. Güneyde ve doğudaki ikişer pencere ışıksızdır. Bu odanın kubbesi dört köşelidir. Güneydoğudaki oda da batıdakinin aynı plândadır. İkinci cemaat yeriyle, bu iki odanın zemin seviyeleri aynıdır. Fakat birinci cemaat yer ile eşit olmayıp, birinci cemaat yerinin (mihrap önü bölümün) seviyesi eyvanlardaki gibi (74 cm. yükseklikte) olup, buraya dört basamakla çıkılır.

Mihrap önündeki cemaat yeri

Birinci cemaat yeri ile ikincisini üstte birbirinden heybetli bir kemer ayırır. Bu ihtişamlı kemerin yerle birleştiği yerlerde mermer oyma işçiliği görülmeye değer niteliktedir.

Bu mihrap önü bölümünün batı ve doğu duvarlarında altta birer büyük, üstte ikişer küçük pencere vardır. Güneyde ise altta mihrabın iki tarafında birer büyük, üstte iki küçük pencere bulunur. Mihrap önü alanın üstü kare plan üzerine oturan bir kubbeyle örtülüdür. Buradaki kubbenin çapı 10.10 m., yüksekliği ise 18.10 m.dir. Bu kubbede dört pencere vardır. Bunlardan kuzeydeki kemerin üstündeki ışık vermez. Birinci cemaat yerinin duvarları çeşitli yazılarla süslenmiştir. Daireler içinde ayetler, dikdörtgenler içinde hadisler vardır.

Camiin içi, ses bakımından çok hassastır…

İç ve dış diğer unsurlar…

Yıldırım Bayezid Camii’nin mihrabı çok güzeldir. Bu mihrap kare şekilli bir niş ve çevresindeki düzenlemelerden oluşur. Nişin iki köşesinde cilalı ve yeşilimtrak renkte yuvarlak mermer sütunlar bulunmaktadır. Üzerinde ise sarkıtlardan oluşan kemer ucu yer almaktadır. Nişin çevresi basit profilli üçgen, kare ve çokgen dolgulu ve Türk tarzı şekillenmiş taçlandırmalı duvarla çevrilidir. Mihrap, muhteşem bir taca sahip olup güzel yazı ve motiflerle süslüdür.

Yıldırım Bayezid Camii minberi ahşaptan yapılmış olup, sade bir görünüm arz eder. Bu minberle ilgili eldeki bilgiler 16. yüzyılın sonlarına aittir. Bundan çıkan sonuç, minberin bu tarihten sonra ilave edilmiş olması ihtimalidir.

Caminin üzeri, kuzey-güney doğrultusunda iki büyük kubbe ile doğu-batı yönünde küçük kubbeler ve tonozla örtülmüştür. Camide büyüklü küçüklü toplam on üç kubbe bulunmaktadır. Bunların tamamı kurşunla kaplıdır. Cami duvarlarının kalınlığı yaklaşık iki metredir. Duvarlar düzgün kesme taş ile örülmüştür. Bu duvarlarda toplam yirmi sekiz pencere vardır. Mermer oymacılığının eşsiz örneklerinden olan pencereler demir parmaklıklarla muhafazalıdır. Camiin bahçesinde, son cemaat yerinin hemen önünde, mermerden yapılmış on iki köşeli bir şadırvan vardır. On iki musluklu bu şadırvanın ortasında mermerden yapılmış sade bir fıskiye bulunur. Şadırvanın üstüne sekiz sütuna oturtulacak yeni zamanlara ait bir muhafaza yapılmıştır.

Yıldırım Bayezid Camii’nin yapıya bitişik orijinal iki minaresi 1855 depreminde yıkılmış, yerlerine şimdiki tek minare yapılmıştır. Camiin kuzeybatı köşesine, yapıdan ortalama 2 metre ayrı bir şekilde yapılan şimdiki minare kesme köfeki taştan yapılmıştır.

Onarımları hakkında…

Yıldırım Bayezid Camii, asıl mimari özellikleri fazla bozulmadan günümüze kadar gelebilmiş bir eserdir. Eldeki kayıtlara göre cami, en az on sekiz onarım görmüştür. Bu onarımlardan bazılarını şu tarihlerle sabitlemek mümkündür: 1637, 1835, 1845, 1855, 1879, 1908, 1970, vd…

Bu onarımlarda, genellikle şiddetli rüzgârlarla eskiyen kubbe kurşunları yenilenmiştir. Yalnız 1637 ve 1845 onarımlarında, camiin yanında minarenin şerefe kapısından yukarısı tamir edilmiştir. 1835’te minber, mihrap, müezzin ve hünkâr mahfilinin boyaları ve camiin nakışları elden geçirilmiştir. 1876 yılında da bir kubbesi ve bazı kısımları yıkılmış, 1879 yılında esaslı bir onarım görmüş, bugünkü orijinal durumunu almıştır.

Külliyenin diğer unsurları…

Yıldırım Medresesi: Camiin kuzeybatısında bulunan medrese, 1399’da Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır. Uzunlamasına revaklı bir avlu etrafına dizilmiş 20 oda ve eyvan şeklindeki açık bir dershaneden oluşan Yıldırım Medresesi’nin yapımında kesme taş, moloz taş ve tuğla kullanılmıştır. Bina, 1948 yılında tamir edilerek dispanser olarak hizmete sunulmuş olup bünyesinde ayrıca sağlık ocağı da bulunmaktadır.

Dârüşşifa: Külliye bünyesinde bulunan Dârüşşifa 1390-1394 yılları arasında Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan ilk Osmanlı hastahanesi ve tıp okuludur. Akıl ve sinir hastalıklarının da hastahanede tedavi edildiği bilinir.

1560 metrekarelik meyilli bir alanı kaplayan Yıldırım Dârüşşifası, medrese gibi uzunlamasına bir plâna sahiptir. Revaklı bir avlu etrafında 21 oda, girişin sağ ve solunda olmak üzere iki mutfak, bir eczane, en dipte yer alan iki tabip odası ve ortadaki yemekhaneden oluşan yapı, arazinin meyilli oluşundan dolayı kademeli bir şekilde oluşturulmuştur.

1855 depreminde zarar gören bina, sağlık hizmeti özelliğini kaybetmiş ve bir dönem “Baruthane” olarak kullanılmıştır. Camiin 250 m. doğusunda yer alan yapı çok harap bir haldeyken 1997-2002 yıllarında aslına uygun olarak onarılmıştır. Günümüzde bir vakıf bünyesinde “Bursa Yıldırım Dârüşşifa Göz Merkezi” olarak hizmet vermeye devam etmektedir.

Yıldırım Bayezid Türbesi: Türbe medresenin doğusundadır. 1406’da Yıldırım Bayezid’in oğlu Süleyman Han tarafından yaptırılmıştır. 10.5×10.5 m. ölçülerinde, kare plânlıdır. Üç ufak kubbenin örttüğü revaklı bir girişi vardır. Türbenin kubbesi sekizgen bir kasnağa oturur. Yuvarlak bir mihrabı vardır. Türbede, ortada Yıldırım Bayezid, sağında oğlu isa Çelebi, solunda eşi ve ayakucunda kim oldukları bilinmeyen iki hanımın sandukası vardır.

Hamam: Camiin batısında, eğimli bir arazide bulunur. Cami, medrese ve imaret ile beraber yaptırılmıştır. Moloz taşla inşa edilen hamam kare plânlıdır. Hamamın soyunmalık bölümü kubbeli ve kare plânlıdır. Buradan kubbeli ılıklık bölümüne geçilmektedir. Göbek taşı kubbe ve eyvan ile örtülüdür.

Bursa Yıldırım Bayezid Camii’ne Nasıl Gidilir?

YORUM YAP